Futbolun bilirkişileri hakemlerdir.

Maçlara atanma sebepleri, oyunun kuralına göre oynanmasını sağlamak ve adaleti tesis etmektir. Sahadaki yargıçtır hakem; en güvenilir, en dürüst kişi olması beklenir.

Türkiye’de hakemlik artık bambaşka bir meziyet gerektiriyor. Düdük çalmak yetmez, kulüplerin nabzını iyi tutacaksın, tribünlerin havasına göre karar vereceksin. Yoksa vay haline! Kimi zaman futbolun hakemi oluyorsun, kimi zaman sahada arabuluculuk yapıyorsun. Oyun yönetmek yerine, “aman kimse alınmasın” diplomasisi yürütüyorsun.

Tarafsızlık?

O artık sadece yayıncı kuruluşun ekran altındaki grafiklerinde kalıyor.

Duruş?

Onu da VAR odasında unutmuş gibiler.

Ama ilginçtir ki bu “denge uzmanları” yıllardır ligde görev almaya devam ediyor. Sonra da haftalarca tartışmalar, açıklamalar, krizler… ver yansın oluyor.

Ve biz hâlâ soruyoruz: Neden bu kadar çok hakem konuşuluyor?

Sahada futbolcu koşuyor, teknik direktör bağırıyor, taraftar deliriyor… Ama skoru belirleyen çoğu zaman düdüğü çalan oluyor. Ve biz buna “oyunun doğası” deyip geçiyoruz.

Bu durum öyle sıradan bir hakem hatası meselesi değil. Bu, sistematik bir sorun. Çünkü mesele sadece bir pozisyonu görememek değil; görmek istememek. Cesaretle karar vermek yerine, “en az tepkiyi kim verir?” diye düşünmek. Kimin tepkisi daha sert olur, kim basın toplantısında isim verir, kim TFF’ye baskı yapar diye hesap yapmak.

Evet, Türkiye’de hakemlik sadece futbol bilgisiyle değil; siyasi dengeyle, medya gücüyle, camia büyüklüğüyle ölçülüyor. Bir hakemin düdüğünün şiddeti, pozisyona göre değil, formanın ağırlığına göre değişiyor.

Ve bu düzeni sürdüren şey sadece hakemler değil. Onlara bu zemini sağlayanlar da sistemin parçası. Performansını sorgulamak yerine, hatalara rağmen görev vermeye devam eden kurumlar. “Yanlış karar verdiyse VAR neden düzeltmedi?” deyip sorumluluğu sürekli paylaştıranlar.

Peki sonra ne oluyor?

Her hafta aynı kaos. Teknik direktörler mikrofon başında ateş püskürüyor, yöneticiler sosyal medyada isyan ediyor, taraftarlar hakeme küfrediyor…

Ama hakemler aynı, düzen aynı, sonuç aynı.

Böyle olunca da futbol konuşulmuyor bu ülkede.

Taktik, sistem, oyuncu gelişimi değil; ofsaytı çizen çizgi, çalınan-çalınmayan penaltı, gösterilen-gösterilmeyen kart gündem oluyor.

Esen kalın, sporla kalın…

Futbol Hakemi

Bahadır BULUT